İran neden hep gece vuruyor? Casuslar içeriye fabrika kurmuş: 'Renkli duman bir sinyal'
Türkiye’nin güneyindeki gerilim, her sabah İran’ın İsrail’i vurduğu haberleriyle gündeme geliyor, gün içinde İsrail, İran’a karşı saldırı düzenliyor. Ancak bazı detaylar dikkat çekici. İran neden hep gece vuruyor? İsrail’in demir kubbesi İran saldırılarını engelleyecek kabiliyette değil mi? İsrail nasıl oluyor da İran için en kritik noktaları vurabiliyor? Tüm soruların cevaplarını Doç. Dr. Sıtkı Egeli verdi.
Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – İran ve İsrail arasındaki gerilim, hafiflemesi bir yana her geçen gün daha etkili ve kritik saldırılarla sürüyor. Savaşın başrollerinden biri de füzeler! Ters ‘U’ çizer gibi yerden havalanıp yükselip menzilini artıran İran füzeleri yüzlerce kilometre uzaktaki İsrail topraklarını vuruyor. Ancak İran, bunu hep gece ve İsrail’inkine oranla ‘daha az kritik’ noktalara yapıyor. Tabii ki iki genelkurmay başkanını da İsrail’in isabetli füzeleri nedeniyle, 1 hafta içinde kaybeden İran için bu yeterli isabet oranına sahip bir misilleme değil. Tüm bunların sebepleri arasında ise savaşta kullanılan farklı teknolojilerin etkisi büyük. Tam da bu noktada ‘coğrafya gerçekten kader’ olabilir. İran’ın dezavantajı, İsrail’in avantajı. İran ise kimsenin hangi aşamada olduğunu tam olarak bilmediği nükleer çalışmalarıyla tehdit gibi algılanıyor. Başta da bölgede ‘güç’ istemeyen İsrail için! Peki gece atılan füzeler demir kubbeyi nasıl aşıyor, İran İsrail tarafından atar damarlarını vurulmasına nasıl izin veriyor? Kritik füze detayından savaşın seyrine kadar pek çok detayı İzmir Ekonomi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sıtkı Egeli, Milliyet.com.tr’ye anlattı.

20 YIL İÇİNDE DEĞİŞTİ! 'İSRAİL, İRAN’IN İÇİNE BİLE FABRİKA KURMUŞ'
İran’ın, İsrail’in saldırılarında kritik kayıplar vermesi ve son derece önemli organlarının İsrail’in hedefinde olması güçlü bir istihbarat sürdürüldüğünün işaretlerinden biri. Doç. Dr. Sıtkı Egeli’ye göre, 1 haftadır füzelerin yoğun mesaisinde süren savaşta İsrail, İran’ın içine kadar sızdı. İsrail 17 Haziran günü henüz 2 gündür görevde olan İran Genelkurmay başkanını da hedef almıştı. Bu kadar isabetli atışların karşısında İran’ın füzeleri daha etkisiz kalıyordu. Peki İsrail hedeflerini nasıl bu kadar isabetli vurabiliyordu? Doç. Dr. Sıtkı Egeli, 2 ülkenin füze envanterini ve bu füzelerin kullanıldığı saldırılarla ilgili kritik detayları açıkladı. Doç. Dr. Egeli’nin sözlerinde dikkat çekici noktalardan biri ise İran’ın son 20 yılıydı:
“İran aslında bu konuda büyük gelişmeler katetti son 20 yıl içinde. Yani 20 yıl önceki füzelerine kıyasla şimdiki füzeler çok daha isabetli. Ancak yine de yeterince isabetli değil. Bir noktayı vurmak için atıyorsunuz ama sapmalar oluyor. Eskiden kilometre seviyesindeydi bu sapmalar. Yani hedefin 1 km, 500 m, 800 m uzağına düşüyordu. Son dönemde İran'ın füzelerinde bu rakamın birkaç 100 metreye kadar gerilediği düşünülüyor. İlk gece özellikle İsrail'in hava savunma sistemlerini vurmaya çalıştılar, mantıklı olan da budur. Öncelikle savunma sistemini susturacaksınız. İsrail'in İran’a yaptığı gibi. Sonra diğer hedeflere döneceksiniz. Hava savunma sistemleri ve füze savunma sistemlerinin çok yakınlarına düşüyor. Ancak yeterince üstüne düşmüyor. İran'ın sahip olduğu teknolojiler bağlamında bakarsanız bu son derece beklenebilecek bir durum aslında. Yani böyle 5 m, 10 m hassasiyetle vurabilecek teknolojiye şu anda sahip değiller.”
Peki ama İran ve İsrail arasındaki savaşın en önemli aktörlerinden biri olan füzeler neden iki taraf için aynı isabet oranını yakalayamıyor? Doç. Dr. Egeli şöyle anlattı:
“İsrail'in yaptığı saldırılarda da İran'ın kullandığı gibi uzun mesafe katan dikkat eden balistik füzeler kullanılmıyor. Fark oradan kaynaklanıyor. Ne yapıyor İsrail? İlk günkü saldırılarında, drone’ları ve tank savar füzeleri kullandılar. İsrail komandoları içeri önceden sızmıştı. Hatta dronları imal edecek, İran içinde bir fabrika bile kurmuşlar. Tabii çok daha yüksek hassasiyetli. Çünkü direkt olarak hedefe gözle görerek güdümlüyor, 1000 km öteden atılan füze ise yalnız başına. Önceden tanımadığımız koordinatları var. Casus tarafından yönlendirilen bir silah tabii ki çok daha hassas. Yani bir binanın belli bir katının, belli bir dairesini bile vurmanız mümkün. Fark kullanılan silahların ve teknolojilerin farklılığından kaynaklanıyor. Balistik füze yerden atarsınız uzun mesafeleri kateder, yükselir ve atmosferin dışına çıkar. İran-İsrail çatışması bağlamındaki menzillere ulaşabilmesi için en yukarı yükselir. Matematikte parabol şekli yani ters ‘U’ gibi gider. Tepe noktasına ulaştıktan sonra dalışa geçer. Uzaydan atmosfere girer ve hedefin tam tepesine düşer. İsrail'deki görüntülerde hep tepeden geliyor füzeler. Belli bir açı vererek yukarı doğru atarsınız, bir süre gider sonra yer çekiminin etkisiyle aşağı iner. Aşağı inerken menzilini ikiye çıkarmış olur. Bunun haricinde uçaktan atılan füzeler var. Güdümlüdür onlar. Pilot uçağın içindeki hedefi vuracağı son ana kadar o füzeyi yönlendirir. O balistik değildir. Uçaktan atılır atmosferin içinde uçar. Uçakla hedef arasındaki en kısa yol olan düz çizgi halinde gider. Tabii ki menzili çok daha düşüktür. Yani 30 km, 40 km, 50 km gibi… Diğerininki ise 1500 km olabilir.”

İSRAİL’İN ‘SINIR ÖTESİ’ HAREKÂTINDA PARMAĞI VAR: ‘ABD DESTEKLİYOR’
Trump, ABD saatiyle pazartesi gecesi (TSİ ile Salı öğlen) Air Force One uçağında gazetecilere konuşmuştu. ABD Başkanı’nın en ifadeleri arasında en çok dikkat çekense "Bir son, gerçek bir son, ateşkes değil. Bir son ya da tamamen vazgeçmek. Bu da kabul edilebilir" sözleri olmuştu. Gerçek bir son isteyen ABD, Orta Doğu’daki kilidin anahtarını İsrail’e sunmuştu. Bunu da füzelerin hedefi vurmasına yardım etmekle yapmıyor olsa da, İsrail’in İran’ın hedefi olmaması çeşitli imkânlar sunarak yapıyordu. Üstelik İsrail ordu radyosu 12 Ekim 2024'teki yayınında, ABD'nin İran saldırılarına hazırlık olarak THAAD hava savunma sistemini İsrail'e konuşlandırdığını duyurmuştu. Yani İsrail bugünlere 9 ay öncesinden hazırlıklıydı. Doç. Dr. Sıtkı Egeli de bu konuda, “Amerika İsrail'e yardım ediyor burada. Radarlar artı, Akdeniz'deki Amerikan gemilerinden önleyici füzeler fırlatılabiliyor duruma göre. İsrail'de bunların THAAD bataryaları var. Bunlar, Amerikan ordusuna ait ve karaya konuşlu. Onun füzeleri de İsrail'e yardım ediyor. Yani sadece İsrail füzeleri değil Amerika'nın İsrail'deki füze savunma sistemleri İsrail'e önleyici füzeler anlamında yardımcı oluyor. Saldırıya yardım etmiyoruz ama füzelere karşı savunmada yardım ediyoruz diye açıklaması var Amerika'nın” diyor.
Tüm bu yardımın yanında İsrail’in füzeleri isabetli vurmasında ülke topraklarını aşıp, İran’ın içine kadar bile girmesinin etkisi büyük. Doç. Dr. Egeli İsrail’in ‘sınır ötesi’ harekâtlarını şöyle açıklıyor: “İsrail balistik füze kullanıyor. Ancak uçaktan atıyor. Kendi ülkesinden atmak yerine Irak hava sahası ve Ürdün hava sahasından, hatta son dönemde artık İran'ın da içine girerek atıyor uçakla. Böylece balistik füze yerden başlamak yerine havadan başlıyor yolculuğa ama yarı yol yarısı kadar uçuyor. Dolayısıyla isabet hassasiyeti artıyor. İsrail'in sahip olduğu teknoloji ve istihbaratı hedefin tespiti anlamındaki imkânları İran'ınkinden çok daha iyi. İşte bunu göz önüne almak lazım. Yani uzaydan takip ediyor, Amerikan istihbaratından yararlanıyor hedeflerin tespitinde ve onun haricinde de zaten teknolojik seviyesi savunma sanayi anlamında çok daha hassas. Hedefine ulaşabilecek silahları yapmaya müsait İsrail.”
SAVUNMA SİSTEMLERİNİ HEDEF ALDI: ‘DEMİR KUBBE ENGELLEYEMEZ’
İran-İsrail savaşında pek çok farklı füzenin aktivitesi gündeme geldi. Konuşulan silahlar arasında nükleer dahi vardı. 1 haftadır misillemelerle süren savaşın en büyük aktörleri hava savunma sistemlerinin etkisiz kaldığı füzeler oldu. Üstelik füzelerin düştüğü yere kayıp ve karanlık getiren saldırılarda ‘gökkuşağı renkli dumanlar’ İran için sinyal niteliğindeydi. Tel Aviv’de çalan sirenler, İran için de tehlike çanları olabilir miydi? Doç. Dr. Sıtkı Egeli şöyle açıkladı:
“Demir kubbe kısa menzilli füze roketleri, yani Hizbullah'ın ve Hamas'ın İsrail'e uzun yıllardır attığı füze topçu roketleri için kullanılıyor. Füze bile demiyoruz onlara. Çok daha kısa menzilli, çok daha basit silahlar bunlar. Demir kubbe bunları durdurmak üzere yapılmış bir sistem. Alçak irtifada ve sadece belli bir süratte gidebilen hedefleri vurabileceği için bu İran’ın füzelerine karşı etkili değil. İsrail'in kapasitesi daha yüksek, dolayısıyla daha uzun menzilli ve hızlı füzeleri durdurmak üzere kullanılan başka silahları var. Bunlardan biri ARROW’lardır. İran’ın atmosferin dışından gönderdiği balistik füzeleri vurmak için bunlar kullanılıyor. Balistik füzeler uzayda vurulduğunda patlamanın şekli farklı oluyor. Alev ve patlama yerine rengârenk, gökkuşağı renklerinde bir bulut oluşuyorsa, bu uzayda yapılmış bir önlemedir. Daha alçak irtifalara indikleri aşamalarda, yani şehirlerin üstüne ilk önleme girişimini geçen füzeler de oluyor. Çünkü 40 ila 50 tane birden atıyor İran, bu da İsrail’in elindeki güçlerin kapasitesinin üzerine çıkıyor. Aynı anda o kadar çok, füzeyi önleyecek kadar füzeyi fırlatamıyor İsrail. İran’ın füzeleri daha aşağı indiğinde ‘Davud'un Sapanı’ dedikleri kendi ürettiği sistemleri İsrail hava sahasında etkili oluyor. İsrail füzelerin çoğunu durdursa da bazıları savunmayı aşabiliyor.”

İran’ın hava sahasını savunmak üzere konuşlanan sistemlere bakıldığında ise İsrail’in bugünden çok daha önce onların kabiliyetini yok ettiği ortaya çıkıyor. Tüm bunlara ek, İran’ın sistemleri birbirlerinden farklı ve uyumlu çalışmak konusunda başarısız. Yani ‘birlikten kuvvet doğmuyor.’ Doç. Dr. Egeli, bu uyumsuzluğun İran için sonuçlarını açıkladı.
“Şimdi İsrail'in Belki de İran'ın yetişemeyeceği pek çok alan bulacak hani füze bomba atmak için ama İran hani İsrail'de küçük bir toprak parçası yani. Savunma sistemleriniz varsa küçük bir toprak parçasını savunmak daha kolay. İran S-300'leri zaten büyük oranda devre dışı bırakılmıştı geçen seneki İsrail saldırılarında. Susturulmayan tek tük radarları ve diğer savunma sistemleri de İsrail’in hedefindeydi. S-300 gibi bir sistemin çalışabilmesi için birbirleriyle entegre olmaları gerekiyor. Bunun sağlanamaması İran için bir dezavantaj oluşturuyor. Buradan bize de bir ders var tabii, entegre yani birbiriyle konuşan, birbiriyle iş birliği yapan sistemlerimiz olmalı. Aksi takdirde bunun işe yaramayacağını biliyoruz.” – Doç. Dr. Sıtkı Egeli
İRAN’IN ‘GECE’ CEVAP VERMESİNDEKİ DETAY: ÜSTÜNLÜK!
Kişiler arasında silah gibi kullanılan duygular olduğu gibi, ülkeler arasında da toplumların hassasiyetlerini, duygu ve değerlerini hedef alan saldırılar da oluyor. Özellikle İran, İsrail’e karşı çoğu zaman gece harekete geçiyor. ABD, İran’ın füzelerine karşı İsrail’e kilidin anahtarını sunsa da, beklenmedik anlarda İsrail topraklarına düşen füzeler, İran’ın ‘bir taşla iki kuş vurmasını’ sağlıyor. Hem İsrail’e fiziksel bir zara veriyor hem de baskı kurarak psikolojik üstünlük kazanıyordu. Doç. Dr. Sıtkı Egeli’ye göre de İran’ın gece yaptığı saldırıların anlamı tam olarak buydu.
Doç. Dr. Egeli gece füzelerine ilişkin, “Gece ve gündüz fiziki savunma açısından çok fark eden bir durum değil açıkçası. Gece saldırılarının psikolojik etkisi var. Yani insanları ayakta tutmak, şehirleri sürekli ayakta tutmak gibi psikolojik bir etki sağlıyor. Gündüz zaten insanlar ayakta, gece de ayakta tutarsanız, uyandırırsanız bir füze saldırısının halk üzerindeki etkisi daha yüksek olur. Gece saldırılarıyla İran, gerginliği veya İsrail halkı üzerindeki baskıyı maksimize ediyor” diyerek, sözlerini noktaladı.
Benzer Haberler
ABD’nin gizli silahı İran’ın kritik nükleer tesisi için hazır!
SON DAKİKA HABERLERİ: İRAN, İSRAİL SİHA'SI DÜŞÜRDÜ, GÖRÜNTÜLERİ DEVLET TV'Sİ PAYLAŞTI
SON DAKİKA HABERLERİ: BU SIRADA GAZZE'DE DURUM: BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ?
Musk iddiaları çürütmeye çalıştı: Trump kampanyasındaki uyuşturucu suçlamalarına testle yanıt!
İsrail'e demir kubbe şoku! WSJ: 12 günleri kaldı
SON DAKİKA HABERLERİ: İSRAİL'İN ARROW FÜZELERİ TÜKENİYOR
SON DAKİKA! İŞTE AMERİKA'NIN SAVAŞ STRATEJİSİ: TRUMP DÜĞMEYE BASACAK MI?
İran'da MOSSAD avı sürüyor: 5 kişi gözaltına alındı!