Edremit Güncel Bilgi ve Haber Sitesi

Mossad'ın 17 Eylül 2024'te Beyrut'ta gerçekleştirdiği çağrı cihazlı saldırıyı hatırlatan CNN TÜRK İstanbul Haber Müdürü Nihat Uludağ, 'Herkes o dönem demişti ki; 'Bu nasıl bir saldırı, nasıl olabiliyor...' İsrail, Mossad Beyrut'ta düğmeye basmıştı. Binlerce kişi aynı anda patlamıştı. Müthiş bir katliam düzeneği aslında. 17 Eylül'de olay olmuştu. 27 Eylül'de bin 300 kişiye daha Mossad, İsrail yine aynı şekilde yeni bir saldırı yapacakken MİT, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İstanbul Havalimanı'nda bir operasyon gerçekleştirildi. Tayvan ve Hong Kong'dan çıkan bin 300 tane çağrı cihazı ele geçirildi. 700 de şarj cihazı ele geçirildi.'

CİHAZIN İÇİNDEKİ 3 GRAM BEYAZ RENKLİ PATLAYICI BULUNDU

Uludağ sözlerini şöyle sürdürdü; "Ayın 27'sinde bu çağrı cihazları ve şarj cihazları Beyrut'a gidecekti yeni bir saldırı için. İsrail ve Mossad 27 Eylül'de katliam planı yapacaktı. Fakat MİT ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde o katliamın önüne geçilmiş oldu.

Peki ne oldu? O 61 koli içerisinde getirilen bu cihazlar İstanbul'da bomba imha şubesi ekipleri inceleme yaptı, 'Ne var bunda?' diye... Yapılan çalışmada bu çağrı cihazının içinde 3 gram beyaz renkli patlayıcı olarak değerlendirilen bir patlayıcı bulunuyor. Bataryada ise koyu kahve renkli, yanıcılığı yüksek patlayıcı olarak değerlendirilen maddenin sıvı olarak metal gövde içerisine sonradan enjekte edildiği ortaya çıkarılıyor."

"MUHTEMELEN 2. BÜYÜK OLASI FACİA MİT SAYESİNDE ÖNLENDİ"

DHA Genel Müdür Yardımcısı Tamer Oskay da konuyla ilgili şunları söyledi; Evrakta, yiyecek parça doğrayıcısı olarak gönderilmiş. Ama içinde aslında patlayıcı düzeneğinin olduğu patlamaya hazır halde çağrı cihazı...

MİT bu bilgiye ulaşıyor, böyle bir partinin geleceğine dair 16 Eylül'de. Tarih çok önemli. Çünkü 17 Eylül'de patlama yaşanıyor Lübnan'da. Ondan 1 gün önce Çin'den İstanbul'a geliyor. Satan firma aslında Tayvan menşeli. Bu firma aynı zamanda Macaristan ortağı olan bir firma. Yani Lübnan'da faaliyet gösteren Hizbullah daha önceden bu firmaya çağrı cihazı satın almak istediğini söylüyor. Yazışmalar yapılıyor, parası ödeniyor ve çağrı cihazı geliyor. Ancak çağrı cihazları gelirken Mossad bu cihazların Hizbullah'a gideceğini öğreniyor. Çağrı cihazlarının içine tarihte eşi benzeri görülmemiş şekilde patlayıcı düzeneği yerleştiriyor ve ardından da 17 Eylül günü dışarıdan müdahaleyle, sinyal gönderilmesiyle düzenek harekete geçiyor. Ardından o 3 gram dediğimiz çok etkileyici patlayıcı ateşleniyor. Bu yöntemle de o gün 40'tan fazla kişi ölmüş, 3 bin 500'den fazla kişi yaralanmıştı. Bu düzenek de bunun aynısı.

MİT bu bilgiyi elde ettikten sonra İstanbul Havalimanı'na gelen 4 tane büyük paket, 61 koli halindeki bu cihazları incelemeye alıyor. Ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde kriminal şubede incelemesi yapılıyor ve inceleme sonucunda da farklı şarj aleti ve batarya içinde farklı bir patlayıcı olduğu tespit ediliyor. sonra da bunlara el konuluyor. Muhtemelen 2. büyük olası bir facia MİT sayesinde önlenmiş oluyor.

Bu operasyon neticesinde kargo normalde uçakla yola çıkıyor, İstanbul Havalimanı'na iniyor ve İstanbul Havalimanı'ndan Beyrut'a gitmek üzereyken el konuluyor. Herhangi bir şüpheli ortada yok. Sadece bu kargolama işlemini yapan Zeytinburnu'nda firma sahibi gözaltına alınıyor. Ama onun dışında sadece işlem yaptığı ortaya çıkıyor. Olaya bir dahlilin olmadığı ortaya çıkıyor. Daha sonra da serbest bırakılıyor.